Editör Yazarın Tüm Yazıları
Nevzat AKDENİZ Yazdı- Gıda Kontrolü ve Çevre Sağlığı
Son günlerde ülke gündemini meşgul eden ve tepki çeken gıda güvenliği sorunu hakkında düşüncelerimi yazmak istedim. Diyarbakır Çevre Sağlık Meslek Lisesini yatılı olarak okudum ve 1986 yılında 17 yaşında iken Çevre Sağlığı Teknisyeni olarak Balıkesir Dursunbey ilçesine atandım. İlçe tarihinin ilk Çevre Sağlığı Teknisyeniydim. Tüm dönem arkadaşlarım gibi çok idealist yetişmiştim. Memuriyetimin ilk aylarından itibaren ilçedeki tüm bakkal, kasap, lokanta, kahvehane, fabrika, gıda imalathaneleri, tavukhane, otel gibi iş yerlerini belli aralıklarla denetliyor ve gıda numunesi alıp tahlil için Balıkesir Halk Sağlığı Laboratuvarına götürüyordum. Diğer çalışanlardan farklı olarak görevim gereği mesai saatlerim oldukça esnekti. Sağlık ocağından çok ilçede çarşı içi ya da köylerde bulunuyordum. Denetimlerde bazen yardımcı olarak zabıta arkadaşlar da bulunuyordu.
Aylık olarak toplanması gereken fakat hiçbir zaman bir araya gel (e) meyen İlçe Hıfzıssıhha Kurulunun katipliğini yapıyordum. Denetimlerde daha önce ikaz edilen ve haklarında tutanak tutulan iş yerlerinin, verilen sürede kusurlarını gidermemeleri durumunda kurul kararı ile süreli ya da süresiz kapatma cezası veriyordum. Görev sürem boyunca çalıştığım hiçbir kaymakam kapatma cezalarım için benden bırakın hesap sormayı bilgi bile istemedi.
Hatta İlçe Hıfzıssıhha kurulu üyesi olan serbest eczacının babasına ait otele, hijyen şartlarını taşımadığı için süresiz olarak kapatma cezası verdim. Kararını gören eczacı bey yazıyı imzalamaktan imtina etmedi. Çünkü o dönemlerde bu durum utanç verici olarak kabul ediliyordu.
Gelelim son günlerin popüler konusu gıda denetimlerine. İşin doğrusu gıda kontrolü Sağlık Bakanlığı yetkisinde iken Çevre Sağlığı Teknisyenleri tarafından çok ciddi şekilde denetleniyor ve gerektiğinde kapatma cezaları verilerek caydırıcılık sağlanıyordu. Yetki Tarım Bakanlığına verildikten sonra Çevre Sağlığı Teknisyenlerimiz; gıda, ziraat ve çevre mühendislerinin gölgesinde yetkisiz bırakıldı. Adeta fabrikalarda yasalar gereği bulundurulması zorunlu olan mühendisler misali beyaz yakalı gibi davranılması sonucunda çalışmalar sekteye uğradı. (Görevini iyi yapanları tenzih ediyorum)
Maalesef Tarım Bakanlığı gramaj hilelerini bile görmezden gelmektedir. Bakanlık bürokratları ürün ağırlıklarına standart getirmeyi bile akıl edemiyor mu acaba? Örneğin tereyağı sadece 250-500 ve 1000 gramlık ambalajlarda satılsa hile biter. Ama bunu bile sağlayamıyor ne yazık ki. Üç harfli marketlerde kilosu 100-150 liraya satılan balın hileli olduğunu 10 yaşındaki çocuk bile biliyorken bu marketlerden birisinden alınan bal örneğinin tahlil sonucunda hileli olması haydi biz vatandaşlara hayret ettirsin ama bakanlık yetkilileri de ilgilensin bir zahmet.
Konu ile ilgili olarak sayfalarca yazabilirim ama neye yarar? Firmaların gıdada hile yapmak gibi küçük kusurları (!) elbette önemli olmayacak ve 3-5 hafta içinde unutulacaktır.
NOT: Gündemdeki tahlil sonuçlarının doğruluğu konusunda şüphelerim var ama bu durum gıda güvenliğimizin sorunlu olduğu gerçeğini değiştirmiyor.